doga perisi

zor zanaat değildir aslında. yüreği yeten her adam yapabilir. ama öyle yalandan sevmelerden değildir bu bütün benliğini ortaya koymaktır aslında...

en iyi plan, panik yapmamayı öğrenmektir aslında. o kargaşada panik yapmadan doğru kararları alabilirseniz hayatta kalma şansınız artacaktır.

sezen aksu ne diyordu bir şarkısında:
her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma.

bu sadece kadınlara özel psikolojik bir buhran değil ki. ayrılık acısı çeken her insan belli bir dönem kendini garip hissedebilir, garip davranışlar sergileyebilir. insanların bunun psikolojik bir rahatsızlıkmış gibi lanse etmesi daha garip bence.

mantık evliliği kadar keyifsiz bir şey olamaz bu hayatta. insan hayat arkadaşını mantığına göre seçer mi ulan. allah bize bu kalbi niye vermiş o zaman? sevmeyeceksek, sevilmeyeceksek yaşamayalım daha iyi.

şehirleşme politikası her şeyi yok ediyor. aşırı nüfus apartmana yöneltiyor, müstakil evleri ise paran varsa tabi şehrin ücra köşelerinde bulabilirsin.

bazı durumlarda hayal kırıklığı da yaşatabilecek olay.
(see: aldatılmak)

intikam

türkiye yine şaşırtmıyor. "ağzını açanı tıkın kodese" temalı yaşam stiline artık siyasetçiler de dahil ediliyor demek ki, dedirtiyor anca.

başka ülkelerin belki bir yılda yaşayacağı olayları bizim ülkemiz bir günde yaşıyor. bu gündem nasıl bombok olmasın, bu şartlar altındayken.

her daim güler yüzlü ve kibar olması.

"ben sana yanarken şimdi...sen kim bilir nerede
üşüyorsun"

kibirli insan.
kibiri en kolay tabirle haksız özgüven diye açıklayabilirim. bu insanların ne kendine ne de size bir yararı olur. komple zarardırlar.

insanların size yaptığı yanlışları kabullenmekle başlar. kötülüklere bahane veya sebep üretmeyin, insanların iyi yönleri olabileceğine dair hayaller kurmayın. bazı insanlar dümdüz kötüdür işte.

bu kadar insanın başkalarının ihmalleri yüzünden yanarak öldüğünü bilmek boğazımı düğümlüyor...

it oğlu it erkeklerin yaşamak ne bilmemesi, karısını aldatmayı heyecan zannetmesi sebep verilebilir.