ezani turkce okuyan turkcu muezzin

babasinin oğlu ne olacakti ki sanki.

tanrı, gülmekten korkan bir seyircinin önünde oynayan bir komedyendir.

aşk sarhoşu yapar.

kayak yaparken duramayacagimi düşünüp resmen kaya kaya içten selamı okudugum andi.

(see: championship manager 01/02)

herkesin ayni masada ve aynı anda yemek yemesi.

yaşlı adamın biri otobüse binmiş.
oturacak yer yokmuş. ayakta dururken bastonu durmadan yerden kayıyormuş.
koltukta oturan bir genç, yaşlı amcaya dönüp:
- bey amca, o bastonun ucuna bir lastik takarsan kaymaz, demiş.
bunun üzerine yaşlı adam da genç adama dönüp:
- o lastiği baban zamanında takmış olsaydı ben şimdi orda oturuyor olacaktım.

(see: olga's chignon)

balık tutmak. ciddiye alınmıyor pek ama ilk denemeden sonra kuş gibi hafifliyorsun

(see: yorgun yıllarım)

(see: twilight) serileri der linç edin beni diye beklerim

taşın çiçek açmayacağını anladığını an vazgeçersin.

kendisiyle barışık ve seven insandır. aksi halde delirmesi kaçınılmaz olurdu.

hayallerini gerçekleştirebiliyor olan her insan

rüyamda seni gördüm diyorsa tamamdır o iş