entries (9)

navigate to the topic list
  • birini unutmanın en iyi yolu

    birini unutmanın en iyi yolu, onun bıraktığı boşluğu kendi hayatını zenginleştirecek şeylerle doldurmaktır. kendine yeni hedefler koy, yeni hobiler edin, farklı insanlarla tanış ve dünyanı genişlet. kendi mutluluğunun kaynağı olmayı öğrenirsen, unutmaya çalıştığın kişi yalnızca bir anıdan ibaret hale gelir. çünkü dolu bir zihin, geçmişin yüklerini taşımak istemez.

  • yazarların açılmasını istediği başlıklar

    en saçma ama gerçek olan şey ne?

  • toplum duyarsızlığı üzerine yazarların görüşleri

    toplumdaki duyarlılık ve duyarsızlık konularına dair yazı yazılmaması, aslında oldukça düşündürücü ve eleştiriye açık bir durum. çünkü bu mesele, toplumsal yaşamın temel dinamiklerinden biri olmasına rağmen çoğu zaman göz ardı ediliyor. insanlar, bireysel sorunlarına odaklanırken toplumu bir arada tutan empati, dayanışma ve duyarlılık gibi değerlerin yitip gitmesine sessiz kalabiliyor. oysa ki, duyarlılık ve duyarsızlık, sadece bireylerin değil, toplumların da kaderini belirleyen kritik unsurlar.

    ne yazık ki, bu konular üzerine yeterince yazılmaması, belki de bunların bir sorun olarak algılanmamasından ya da gündemde başka konuların daha fazla yer kaplamasından kaynaklanıyor. ancak bu durum, toplumsal yozlaşmayı hızlandırabilecek tehlikeli bir kayıtsızlığı da beraberinde getiriyor. halbuki duyarlılık, hem bireylerin hem de toplumların sağlıklı bir şekilde var olabilmesi için temel bir ihtiyaçtır.

    yazılmıyor diye bu meselelerin önemsiz olduğu düşünülemez. tam tersine, bu sessizlik, duyarsızlığın ne kadar derinlere işlediğinin bir göstergesi olabilir. o yüzden toplumun bu konular üzerine daha fazla kafa yorması, tartışması ve bu eksikliği gidermek için harekete geçmesi gereklidir. eleştiri, farkındalık yaratmanın ilk adımıdır ve belki de bu konular üzerine yazılacak her yazı, toplumu daha bilinçli ve duyarlı bir hale getirmek için bir kıvılcım olabilir.

  • toplum duyarsızlığı üzerine yazarların görüşleri

    toplum duyarsızlık-duyarlılık üzerine


    duyarlılık: toplumun nabzı
    günümüz dünyasında, bireysel hayatlarımızın içine dalmışken toplumun nabzını hissetmeyi unutmamız çok kolay. ancak gerçek değişimin ve ilerlemenin anahtarı, bu nabzı duyabilmekten, onunla atabilmekten geçer. toplumsal duyarlılık, sadece başkalarının acısını ya da sevincini hissetmek değil; aynı zamanda onların sesi olabilmek, adaletsizliklere karşı durabilmek ve birlikte daha iyi bir dünya kurabilmektir.

    hepimizin, çevremizdeki insanların hatta sesini duyuramayanların hikayelerini dinlemeye, anlamaya ve onlara yardım etmeye ihtiyacı var. bu duyarlılık, sokakta bir çocuğun eğitimine katkı sağlamaktan, yaşlı bir komşumuzun yalnızlığını gidermeye kadar geniş bir yelpazede kendini gösterebilir. ama asıl önemlisi, toplumsal adaletin sağlanması için mücadele etmektir. irk, cinsiyet, din ya da ekonomik durum fark etmeksizin, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir toplum için çalışmalıyız.

    duyarlılık, sadece sözlerle değil, eylemlerle de kendini göstermelidir. çevre sorunlarına dikkat çekmek, toplumsal cinsiyet eşitliği için çabalamak, yoksullukla mücadele etmek bu eylemlerden sadece birkaçıdır. küçük gibi görünen her adım, büyük bir değişimin parçası olabilir.

    toplumsal duyarlılığımızı kaybettiğimizde, yalnızca bireyler olarak değil, toplum olarak da kaybetmeye başlarız. ama bu duyarlılığı koruyup büyütebilirsek, herkes için daha adil ve yaşanabilir bir dünya kurabiliriz. haydi, birlikte duyarlı olalım, birlikte değişelim, birlikte ilerleyelim. çünkü toplumun nabzı, hepimizin kalbinde atar.

    duyarsızlık: toplumun sessiz çöküşü
    günümüz dünyasında, bireysel dertlerimizin içinde kaybolmuşken toplumun sesine kulak vermeyi ihmal ediyoruz. bu sessizlikte kaybolan sadece başkalarının hikayeleri değil; aynı zamanda kendi insanlığımız, dayanışma duygumuz ve umutlarımızdır. toplumsal duyarsızlık, bizleri birbirimizden uzaklaştıran ve hayatı daha katlanılmaz hale getiren görünmez bir duvar örüyor.

    duyarsızlık, bir çocuğun açlığını görmezden gelmek, yaşlı bir komşunun yalnızlığını umursamamak ya da sokaktaki adaletsizliği fark edip hiçbir şey yapmamaktır. bu kayıtsızlık, toplumun damarlarında dolaşan bir zehir gibi hepimizi yavaş yavaş tüketiyor. insanlar artık yalnızca kendi sorunlarına odaklanıyor; başkalarının acıları bir haber başlığı kadar kısa sürede unutuluyor, bir yardım çağrısı bir "görmezden gel" tuşuyla siliniyor.

    hayat bu duyarsızlık içinde soluyor. insanlar sadece başkalarını değil, kendilerini de kaybediyor. birlikte hareket etmenin gücünü unuttuk; dayanışmayı bir yük, yardım etmeyi gereksiz bir çaba olarak görmeye başladık. bu durum, yalnızlığı, bıkkınlığı ve huzursuzluğu beraberinde getiriyor. insanlar artık hayatın yükünden yorulmuş ve başlarını eğip susmayı tercih eder hale gelmiş durumda.

    oysa duyarlılık, yalnızca başkalarına değil, kendimize de bir iyilik yapmaktır. insan, yardım ettikçe güçlenir; paylaştıkça huzur bulur. ancak bu bağ koptuğunda yalnızlaşır ve ruhsal olarak çürürüz. toplum olarak bu bıkkınlığı, bu umursamazlığı aşamazsak, kaybeden yalnızca bireyler değil, geleceğimiz olacaktır.

    eğer bu kısır döngüyü kırmazsak, herkes için daha kasvetli ve yaşanmaz bir dünya kaçınılmaz hale gelir

  • ip sözlük'te maaşlı yazar olma fırsatı

    kimse dönüş yapmıyor ve bildirim gelmiyor. bu konularda bir çalışma olması lazım.

  • sözlüğe acı ama gerçek bir cümle bırak

    annen dışında herkes sende kusur arayacak. bunu asla unutma.

  • yangında ölenlerin ailesini arayıp küfür edilmesi

    bir felaketin ardından acı çeken insanlara destek olmak yerine, onları daha da yaralayan kişiler insanlık değerlerini tamamen yitirmiş demektir. yangında ailesini ve sevdiklerini kaybeden insanlara küfür edenler, yalnızca ahlaki çürümüşlüklerini ortaya koyuyor. bu tür davranışlar, toplumun vicdanına bir leke sürmekten başka bir işe yaramaz. acıya saygı, insan olmanın temel bir gerekliliğidir. empati yoksunluğu ve bu nefret dili asla kabul edilemez. sessiz kalmamalı, bu çirkinliğe hep birlikte dur demeliyiz.

  • itfaiye müdürü korktuğu için oteli ihbar etmedi

    korkunun ardına sığınan ihmal

    bir itfaiye müdürünün "korktum, ihbar etmedim" bahanesi, görevi kötüye kullanmanın ve insan hayatını hiçe saymanın açık bir göstergesidir. bu açıklama, sorumluluktan kaçmanın utanç verici bir itirafıdır. yangınla mücadele cesaret ve kararlılık ister; korkaklık değil. bu ihmal, yalnızca bireysel bir zayıflık değil, aynı zamanda liyakatsizliğin ve sistematik çürümüşlüğün göstergesidir. insan hayatını riske atan bu davranışın hiçbir mazereti olamaz, hesap sorulmalıdır!

  • yazarların açılmasını istediği başlıklar

    toplum duyarsızlık-duyarlılık üzerine


    duyarlılık: toplumun nabzı
    günümüz dünyasında, bireysel hayatlarımızın içine dalmışken toplumun nabzını hissetmeyi unutmamız çok kolay. ancak gerçek değişimin ve ilerlemenin anahtarı, bu nabzı duyabilmekten, onunla atabilmekten geçer. toplumsal duyarlılık, sadece başkalarının acısını ya da sevincini hissetmek değil; aynı zamanda onların sesi olabilmek, adaletsizliklere karşı durabilmek ve birlikte daha iyi bir dünya kurabilmektir.

    hepimizin, çevremizdeki insanların hatta sesini duyuramayanların hikayelerini dinlemeye, anlamaya ve onlara yardım etmeye ihtiyacı var. bu duyarlılık, sokakta bir çocuğun eğitimine katkı sağlamaktan, yaşlı bir komşumuzun yalnızlığını gidermeye kadar geniş bir yelpazede kendini gösterebilir. ama asıl önemlisi, toplumsal adaletin sağlanması için mücadele etmektir. irk, cinsiyet, din ya da ekonomik durum fark etmeksizin, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir toplum için çalışmalıyız.

    duyarlılık, sadece sözlerle değil, eylemlerle de kendini göstermelidir. çevre sorunlarına dikkat çekmek, toplumsal cinsiyet eşitliği için çabalamak, yoksullukla mücadele etmek bu eylemlerden sadece birkaçıdır. küçük gibi görünen her adım, büyük bir değişimin parçası olabilir.

    toplumsal duyarlılığımızı kaybettiğimizde, yalnızca bireyler olarak değil, toplum olarak da kaybetmeye başlarız. ama bu duyarlılığı koruyup büyütebilirsek, herkes için daha adil ve yaşanabilir bir dünya kurabiliriz. haydi, birlikte duyarlı olalım, birlikte değişelim, birlikte ilerleyelim. çünkü toplumun nabzı, hepimizin kalbinde atar.

    duyarsızlık: toplumun sessiz çöküşü
    günümüz dünyasında, bireysel dertlerimizin içinde kaybolmuşken toplumun sesine kulak vermeyi ihmal ediyoruz. bu sessizlikte kaybolan sadece başkalarının hikayeleri değil; aynı zamanda kendi insanlığımız, dayanışma duygumuz ve umutlarımızdır. toplumsal duyarsızlık, bizleri birbirimizden uzaklaştıran ve hayatı daha katlanılmaz hale getiren görünmez bir duvar örüyor.

    duyarsızlık, bir çocuğun açlığını görmezden gelmek, yaşlı bir komşunun yalnızlığını umursamamak ya da sokaktaki adaletsizliği fark edip hiçbir şey yapmamaktır. bu kayıtsızlık, toplumun damarlarında dolaşan bir zehir gibi hepimizi yavaş yavaş tüketiyor. insanlar artık yalnızca kendi sorunlarına odaklanıyor; başkalarının acıları bir haber başlığı kadar kısa sürede unutuluyor, bir yardım çağrısı bir "görmezden gel" tuşuyla siliniyor.

    hayat bu duyarsızlık içinde soluyor. insanlar sadece başkalarını değil, kendilerini de kaybediyor. birlikte hareket etmenin gücünü unuttuk; dayanışmayı bir yük, yardım etmeyi gereksiz bir çaba olarak görmeye başladık. bu durum, yalnızlığı, bıkkınlığı ve huzursuzluğu beraberinde getiriyor. insanlar artık hayatın yükünden yorulmuş ve başlarını eğip susmayı tercih eder hale gelmiş durumda.

    oysa duyarlılık, yalnızca başkalarına değil, kendimize de bir iyilik yapmaktır. insan, yardım ettikçe güçlenir; paylaştıkça huzur bulur. ancak bu bağ koptuğunda yalnızlaşır ve ruhsal olarak çürürüz. toplum olarak bu bıkkınlığı, bu umursamazlığı aşamazsak, kaybeden yalnızca bireyler değil, geleceğimiz olacaktır.

    eğer bu kısır döngüyü kırmazsak, herkes için daha kasvetli ve yaşanmaz bir dünya kaçınılmaz hale gelir