hayat muavini

bir çeşit sendrom, hemen anlatayım.

kişi kendisinde bulunan herhangi bir uzvun, kendisine ait olmadığını düşünür, yani örnek vereyim, bir elinin yahut bir ayağının kendisine ait olmadığını kodlar kendi beyninde, ona gör o uzuv kendisine ait değildir, bu sebeple de o uzvunu yok etmek, kesmek ister.

ayak işleri dizisini izleyenler hatta buna ilişkin bir bölüm de görmüşlerdir.

kişinin elinin adeta başka birinin eliymişçesine, kişinin kararlarına saygı duymaksızın, umarsızca hareket etme hali. sen sadece bir elsin, kendine gel dedirtir.

türkçe sözlüğe göre, "bir durumun insan üzerinde bıraktığı olumsuz etki" anlamına gelen bu olay, aslında günlük hayatta birçoğumuzun başına gelen olaylar içerisinde yer almakta. örnek verilirse öğrenciler için yahut çalışanlar için pazartesi sendromu. hepimizin önünde adeta setler halinde çoğalan sendromlar var ve bunlar çoğaldıkça da karşımıza oldukça sertleşmiş bir duvar çıkıyor. belki de ilerlememizin, gelişimimizin ve endişelerimizin en önemli sebebi de şu bitmek bilmeyen "sendromlarımız".

bir sanat eseri, mimari bir esere bakılması sonucunda bireyde meydana gelen baş dönmesi, çarpıntı, halüsinasyon gibi durumların oluşması hali, bir diğer adıyla floransa sendromu.

ek olarak şu an vikipedi ile öğrendiğim bilgiyi paylaşayım, sendromun adı da, "marie-henri beyle" isimli, mahlası da stendhal olan fransız yazardan gelmekte imiş.

eskişehir anadolu üniversitesi tarih bölümünde, profesör doktor ünvanı ile öğretim üyesidir.

yaş ayırt etmeksizin en küçüğünden en yaşlısına kadar uzayan bir tür bağımlılık modeli.

şu hayat üzerinde seks olayından daha mühim çok şey var. özellikle de ailenizden biri uzun süredir hastaysa seksin hiçbir şeyi aklınıza gelmiyor. sağlık, yaşamak kaygısı, hayat gayesi gibi şeylere yoğunlaşınca seks uzun süre aklınıza gelmiyor.

image

ilk paylaşım da benden olsun madem.

image

bir zehra ömeroğlu karikatürü.

belki de "aaa ben dekolte mi giyinmişim" diyerek, dekolte giyindiğinin farkına varıp kapatmıştır, hatta dekolte kıyafeti de kendiliğinden kıyafet dolabına girmiştir, kıyafet dolabında normalde asla dekolte kıyafeti yoktur.

ben doğdum siz doğmayın demek istiyorum. doğmak, yaşamak hastalığının başlangıcıdır ve bu hastalık ölümle sona erer.

ünol büyükgönenç - deniz üstü köpürür

özgüven

bakmam da, bir insan nasıl tayt giyerek kendi vücudunu zorbalar işte onu anlamlandırmakta zorluk çekiyorum.

uçak biniş kartlarımdan koleksiyon yapıyorum. 15-20 arası yahut daha fazla olması lazım.