entries (111) - page 2

navigate to the topic list
  • ekşi sözlük başlıklarını ip sözlükte açmak

  • arthur rimbaud

    1869-1875 yılları arasında (15 yaşıyla 21 yaşı arasında) yazdığı şiirlerle dünya edebiyat tarihine sarsılmaz bir iz bırakan deha.

  • güne bir şiir bırak

  • sarhoş gemi

    arthur rimbaud'un, 1871 yılında, 16 yaşındayken yazdığı, modern şiirin radikal öncülü, kendisinden sonraki şiir anlayışını baştan sona değiştiren şiiri.

    sarhoş gemi

    ölü sularından iniyordum nehirlerin
    baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış;
    cırlak kızılderililer, nişan atmak için
    hepsini soyup alaca direklere çakmış.

    bana ne tayfalardan; umurumda değildi
    pamuklar, buğdaylar, felemenk ve ingiltere;
    bordamda gürültüler, patırtılar kesildi;
    sular aldı gitti beni can attığım yere.

    med zamanları, çılgın çalkantılar üstünde,
    koştum, bir çocuk beyni gibi sağır, geçen kış
    adaların karalardan çözüldüğü günde.
    yeryüzü böylesine allak bullak olmamış.

    denize bir kasırgayla açıldı gözlerim;
    ölüm kervanı dalgaları kattım önüme;
    bir mantardan hafif, tam on gece, hora teptim:
    bakmadım fenerlerin budala gözlerine.

    çocukların bayıldığı mayhoş elmalardan
    tatlıydı çam tekneme işleyen yeşil sular;
    ne şarap lekesi kaldı, ne kusmuk, yıkanan
    güvertemde; demir, dümen ne varsa tarumar.

    o zaman gömüldüm artık denizin şi'rine,
    içim dışım süt beyaz köpükten, yıldızlardan;
    yardığım yeşil maviliğin derinlerine
    bazen bir ölü süzülürdü, dalgın ve hayran.

    sonra birden mavilikleri kaplar meneviş
    işık çağıltısında, çılgın ve perde perde,
    içkilerden sert, bütün musikilerden geniş
    arzu, buruk ve kızıl, kabarır denizlerde.

    gördüm şimşekle çatlayıp yarılan gökleri,
    girdapları, hortumu; benden sorun akşamı,
    bir güvercin sürüsü gibi savrulan fecri.
    insana sır olanı, gördüğüm demler oldu.

    güneşi gördüm, alçakta, kanlı bir ayinde;
    sermiş parıltısını uzun, mor pıhtılara.
    eski bir dram oynuyor gibiydi, enginde,
    ürperip uzaklaşan dalgalar, sıra sıra.

    yeşil geceyi gördüm, ışıl ışıl karları;
    beyaz öpüşler çıkar denizin gözlerine;
    uyanır çın çın öter fosforlar, mavi, sarı;
    görülmedik usareler geçer döne döne.

    azgın boğalar gibi kayalara saldıran
    dalgalar aylarca sürükledi durdu beni;
    beklemedim meryem'in nurlu topuklarından
    kudurmuş denizlerin imana gelmesini.

    ülkeler gördüm görülmedik, çiçeklerine
    gözler karışmış, insan yüzlü panter gözleri
    büyük ebemkuşakları gerilmiş engine,
    morarmış sürüleri çeken dizginler gibi.

    bataklıklar gördüm, geniş, fıkır fıkır kaynar;
    sazlar içinde çürür koskoca bir ejderha,
    durgun havada birdenbire yarılır sular,
    enginler şarıl şarıl dökülür girdaplara.

    gümüş güneşler, sedef dalgalar, mercan gökler;
    iğrenç leş yığınları boz, bulanık koylarda;
    böceklerin kemirdiği dev yılanlar düşer,
    eğrilmiş ağaçlardan simsiyah kokularla.

    çıldırırdı çocuklar görseler mavi suda
    o altın, o gümüş, cıvıl cıvıl balıkları.
    yürüdüm, beyaz köpükler üstünde, uykuda;
    zaman zaman kanadımda bir cennet rüzgarı.

    bazen doyardım artık kutbuna, kıtasına;
    deniz şıpır şıpır kuşatır sallardı beni;
    garip sarı çiçekler sererdi dört yanıma;
    duraklar kalırdım diz çökmüş bir kadın gibi.

    sallanan bir ada, üstünde vahşi kuşların
    bal rengi gözleri, çığlıkları, pislikleri;
    akşamları, çürük iplerimden akın akın
    ölüler inerdi uykuya gerisin geri.

    işte ben, o yosunlu koylarda yatan gemi
    bir kasırgayla atıldım kuş uçmaz engine;
    sızmışken kıyıda, sularla sarhoş; gövdemi
    hanza kadırgaları takamazken peşine.

    büründüm mor dumanlara, başıboş, derbeder,
    delip geçtim karşımdaki kızıl semaları;
    güvertemde cins şaire mahsus yiyecekler:
    güneş yosunları, mavilik meduzaları.

    koştum, benek benek ışıkla sarılı teknem,
    çılgın teknem, ardımda yağız deniz atları;
    temmuz güneşinde sapır sapır dökülürken
    kızgın hunilere koyu mavi gök katları.

    titrerdim uzaklardan geldikçe iniltisi
    azgın behemotların, korkunç maelstromların.
    ama ben, o mavi dünyaların serserisi
    özledim eski hisarlarını avrupa'nın.

    yıldız yıldız adalar, kıtalar gördüm; coşkun
    göklerinde gez gezebildiğin kadar, serbest.
    o sonsuz gecelerde mi saklanmış uyursun
    milyonlarla altın kuş, sen ey gelecek kudret.

    yeter, yeter ağladıklarım; artık doymuşum
    fecre, aya, güneşe; hepsi acı, boş, dipsiz,
    aşkın acılığı dolmuş içime, sarhoşum;
    yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz.

    gönlüm avrupa'nın bir suyunda, siyah, soğuk,
    bir çukurda birikmiş, kokulu akşam vakti;
    başında çömelmiş yüzdürür mahzun bir çocuk.
    mayıs kelebeği gibi kağıt gemisini.

    ben sizinle sarmaş dolaş olmuşum, dalgalar,
    pamuk yüklü gemilerin ardında gezemem;
    doyurmaz artık beni bayraklar, bandıralar;
    mahkum gemilerinin sularında yüzemem.

    arthur rimbaud
    çeviri: sabahattin eyuboğlu

  • pir sultan abdal

    anadolu'nun ölümsüz ruhudur. ruhu şad olsun.

  • türkülerde geçen vurucu sözler

    ötme bülbül ötme
    ötme bülbül ötme, şen değil bağım
    dost senin derdinden ben yana yana
    tükendi fitilim eridi yağım
    dost senin derdinden ben yana yana

    deryadan bölünmüş sellere döndüm
    ateşi kararmış küllere döndüm
    vakitsiz açılmış güllere döndüm
    dost senin derdinden ben yana yana

    haberin duyarsın peyikler ile
    yaramı sarsınlar şeyikler ile
    kırk yıl dağda gezdim geyikler ile
    dost senin derdinden ben yana yana

    abdal pir sultan'ım, doldum eksildim
    yemeden içmeden sudan kesildim
    zülfün kemendine kondum asıldım
    dost senin derdinden ben yana yana

    pir sultan abdal

    https://youtu.be/2OIrrIhisi8?feature=shared

  • ağlayan bebeği susturma teknikleri

  • kariyer sahibi kadınların evlenmek istememesi

    (see: zirvedeki yalnızlık).

    erkek kendisinden daha alt seviyede olduğunu düşündüğü kadınlara ilgi duyabilir. hatta erkekler kendilerinden daha üst seviyede olan kadınlardan korkarlar. oysa bir kadın kendisinden alt seviyede olduğunu düşündüğü erkeklere ilgi duymaz, kendisinden daha üst seviyedeki erkeklerden de korkmaz, onları çekici bulur.

    dolayısıyla bir erkek yükseldikçe birlikte olabileceği kadınların sayısı azalmak yerine artarken bir kadın yükseldikçe birlikte olabileceği erkeklerin sayısı azalır.

  • aşk her şeyi affeder

    gurur (öz saygı) onu gemleyinceye kadar geçerli olan hal.

  • hayalet ayı

    spirit bear. kermode ayısı. ursus americanus kermodei.

    kanada'da yaşayan amerikan kara ayısının bir alt türüdür kutup ayılarına benzer biçimde beyaz ve krem renginde olan bireyleri bulunur ama kutup ayısı ile akraba değildir. bölgenin yerli halkı tarafından kutsal kabul edilirler.

    https://canadiangeographic.ca/...rmode-bear/#&gid=1&pid=1

  • harry potter

    torpilli büyücü çırağı.

  • sivrisineklerin görünmezlik modu

    sivrisineklerin "görünmezlik modu" tamamen bilimsel bir fenomendir (!) ve muhtemelen kara deliklerden sonra evrenin en büyük gizemlerinden biridir.

    havada takip edip tam iki elinizin arasında tost edeceğiniz sırada pufff.... yok olur! sanki kuantum fiziğini bizden daha iyi biliyorlar. belki de ışık hızına ulaşıp farklı bir boyuta sıçrıyorlar ya da harry potter'ın görünmezlik pelerininin minyatür bir versiyonuna sahipler.

    ama ne yaparsanız yapın, yatağa yattığınızda geri dönüp kulağınıza vııııızzzzzzzz diye fısıldayacak kadar da arsızdırlar.

    kim bilir, belki de sivrisinekler aslında 5. boyuttan gelen küçük uzay gemileridir ve biz sadece onların teknolojisini henüz anlayamıyoruz.

  • ip sözlükteki kadın yazar oranının yüksekliği

    ilginç ve muhtemelen geçici bir durum.

  • ip sözlük yazarlarının futbolu sevmemesi

  • mürteci

    bir düşünce veya hareketin mevcut düzeni reddederek geçmişteki bir sisteme dönmesini savunan bireyler veya grupları niteler.

    osmanlı döneminde ve türkiye cumhuriyeti'nde bu kelime, özellikle laik ve modern reformlara karşı olan gericiler için bir sıfat olarak kullanılmıştır.

    edit: imla

« / 8 »