• sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
    kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
    bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
    sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

  • hastayım nar isterim
    döşeği dar isterim
    dar döşeğin içinde
    cilveli yar isterim.

  • seviyorum seni
    ekmeği tuza banıp yer gibi

    geceleyin ateşler içinde uyanarak
    ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi

    ağır posta paketini
    neyin nesi belirsiz
    telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi

    seviyorum seni
    denizi ilk defa uçakla geçer gibi

    istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
    içimde kımıldayan bir şeyler gibi

    seviyorum seni
    yaşıyoruz çok şükür der gibi.

    (see: nazım hikmet)

  • ben sana mecburum bilemezsin
    adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    büyüdükçe büyüyor gözlerin
    ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum

    ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    bu şehir o eski istanbul mudur
    karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    sokak lambaları birden yanıyor
    kaldırımlarda yağmur kokusu
    ben sana mecburun sen yoksun

    sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    durup köşe başında deliksiz dinlesem
    sana kullanılmamış bir gök getirsem
    haftalar ellerimde ufalanıyor
    ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    ben sana mecburum sen yoksun

    belki haziran'da mavi benekli çocuksun
    ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    kötü rüzgar saçlarını götürüyor

    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    bu kurtlar sofrasında belki zor
    ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    hayır başka türlü olmayacak
    ben sana mecburum bilemezsin

  • sana gitme demeyeceğim.
    üşüyorsun ceketimi al.
    günün en güzel saatleri bunlar.
    yanımda kal.


    sana gitme demeyeceğim.
    gene de sen bilirsin.
    yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
    incinirsin.


    sana gitme demeyeceğim,
    ama gitme, lavinia.
    adını gizleyeceğim
    sen de bilme, lavinia.

  • seni sevdim,
    seni birdenbire değil usul usul sevdim.
    'uyandım bir sabah' gibi değil,
    öyle değil nasıl yürür özsu dal uçlarına
    ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara...
    seni sevdim...
    artık tek mümkünüm sensin...

  • desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
    rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    sende tattım yemişlerin cümlesini.
    desem ki sen benim için,
    hava kadar lazım,
    ekmek kadar mübarek,
    su gibi aziz bir şeysin;
    nimettensin, nimettensin!
    desem ki...
    inan bana sevgilim inan,
    evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    ve soframda en eski şarap.
    ben sende yaşıyorum,
    sen bende hüküm sürmektesin.
    bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    günlerden sonra bir gün,
    şayet sesimi fark edemezsen,
    rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    bil ki ölmüşüm.
    fakat yine üzülme, müsterih ol;
    kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    ve neden sonra
    tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
    hatırla ki mahşer günüdür
    ortalığa düşmüşüm seni arıyorum...

    (see: cahit sıtkı tarancı)

  • seni saklayacağım inan
    yazdıklarımda, çizdiklerimde,
    şarkılarımda, sözlerimde.
    sen kalacaksın kimse bilmeyecek
    ve kimseler görmeyecek seni,
    yaşayacaksın gözlerimde.

  • terk etmedi sevdan beni,
    aç kaldım, susuz kaldım,
    hayın, karanlıktı gece,
    can garip, can suskun,
    can paramparça...
    ve ellerim kelepçede,
    tütünsüz, uykusuz kaldım,
    terk etmedi sevdan beni...