• bazen kalbim, geçmişin izleriyle dolu bir sergide gezinir gibi. o günler, bütün o sözler, o anılar... her biri özenle işlenmiş, silinmeyen bir nakış misali ruhumun en derin kıvrımlarında. yine de ne kadar özlesem de bu yeniden bir araya gelmeyi arzuladığım bir davet değil, sadece sigara dumanı gibi boğucu ama elle tutulamaz. çünkü ayrılığın kesin çizgileri çizilmiş, eller birbirini bırakmış, artık kendi yolumuzda yürüyen, birbirinden kopmuş geçmişimizin gölgesi olmuşuz.

    unutmamak, aslında aşkın ve hayatın bir lütfu belki de; her hatıra, geçip giden zamanın ardında bıraktığı eşi olmayan bir iz. gerçekten yaşadığımın bir kanıtı-benimle birlikte ölecek olsa da. gözlerimi kapattığımda, birlikte gülüp ağladığımız, kalbimizin bir olduğu o anlar, sanki başka bir dünyanın kapısını aralayan melodiler... yine de bu anıları yeniden yaşamaya, onları tazeleyip, eski yaraları yeniden açmaya hiçbir arzum kalmamış. çünkü biliyorum ki, hatırlamanın kıymeti, onu yürekte nazikçe, kirletmeden saklamakta yatıyor; yeniden bir araya gelmek ise geçmişin ağır yükünü tekrar omuzlamak demek.

    kendi hayatının rotasını çizerken, benim dünyamda artık bir anı, ulaşılması imkansız bir hatıra olarak kaldın. yokluğun, benim için hem bir sükunet hem de bir vedadır. geriye dönüp baktığımda, o eski günlerin aydınlığıyla, acı tatlı anıların izleri kalbimde solgun bir ışık gibi duruyor. eskisi gibi ısıtmayan, aydınlatmayan ama yine de orada duran bir ışık, her şeyin tümden karanlığa gömülmesini engelleyen bir ışık. ben bu ışığı geçmişin izlerini saygıyla saklamak üzere bırakıyorum; yeniden alevlendirmeye çalışmak, hem kendimi hem de o anıları incitmekten başka bir şey değil biliyorum.

    belki de en derin ve gerçek aşk, geçmişte bırakılan izlerin, geleceğe dair umutla karışan sessiz bir şarkısı. unutmamak, o şarkıyı sürekli hafızamda çalmak, beynimde yeniden o notaları bir araya getirmek. eskisi gibi aşık değilim bunu biliyorum ama bir zamanlar aşıktım sana, bunun da bir önemi olmalı benim için.

    belki de en doğru olanı, geçmişin narin dokunuşunu yürekte saklamak; hatırlamanın değerini bilerek, o anılara dokunmadan geçip gitmekte gizli. artık ne o unutulmaz anılara geri dönmeyi ne de onları yeniden alevlendirmeyi istiyorum. çünkü bazen, en derin sevgi, vedanın ardından gelen özgürlüğün, hatıraların zarif mesafesini saygıyla korumakta saklı.

  • herkes cennete gitmek istiyor ama kimse ölmek istemiyor

  • genelde kendini tanımanın ve aynı şeyi tekrar yaşamamak istememenin sonucudur , çünkü yine sonu aynı olacaktır, o yüzden özlersin ama denemezsin