bir insanla hayatı paylaşmak için sevgi de yetmiyor bazen. ortak noktalar yoksa, uyumsuz düşünceler çoksa ilişki insana huzurdan çok dert yaratır. bu noktada taraflardan biri terk etmeyi göze alır.
-
-
öyle bir gider ki, arkasından bakakalırsınız. gereken değeri ve sevgiyi vermediğiniz her insan sizi terk eder.
-
gider, bence gitmelidir de zaten. bir insan sizin için doğru kişi olamıyorsa, vaktinizi o insanla öldürmeyin.
-
sevmeyen insan gitmeyi de kalmayı da umursamaz zaten ama seven insan uzun süre dayanır gitmemek için. her şey düzelsin diye bekler durur. bir gün kalbini tamir edemediğini fark ettiği zaman ise gitmeyi tercih eder.
-
sevilmediği yerde çiçekler bile solar. eğer zamanında gitmek eylemini gerçekleştiremezseniz bir çiçek gibi solup yavaş yavaş ölürsünüz.
-
önce ruhen gider sonra da gerçekten gider. bu konuda cemal süreya'nın çok güzel bir şiiri var:
çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. genellikle ne cevap alır? abuk sabuk konuşma! gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
kadın susarak gider!
en önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. o gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir. -
(see: selvi boylum al yazmalım) izleyin!
-
sevseydi gitmezdi demeden önce şunu düşünmek lazım: sevilseydi gitmezdi...
-
bittim, gözün aydın
bittim, helal olsun
uğrunda harcadığım
yıllar haram olsun
demet akalın-bittim, dinleyin -
ilişkinin sonunu göremeyince çok seven tarafın aldığı karardır. o belirsizlik ve sevgisiliğin kırıcı tarafında yana yana verilen kalp ağrıtan bir gitme eylemidir.