• fatihsaba nickli yazarımızın isteği üzerine açılmış olan başlık.

  • toplum duyarsızlık-duyarlılık üzerine


    duyarlılık: toplumun nabzı
    günümüz dünyasında, bireysel hayatlarımızın içine dalmışken toplumun nabzını hissetmeyi unutmamız çok kolay. ancak gerçek değişimin ve ilerlemenin anahtarı, bu nabzı duyabilmekten, onunla atabilmekten geçer. toplumsal duyarlılık, sadece başkalarının acısını ya da sevincini hissetmek değil; aynı zamanda onların sesi olabilmek, adaletsizliklere karşı durabilmek ve birlikte daha iyi bir dünya kurabilmektir.

    hepimizin, çevremizdeki insanların hatta sesini duyuramayanların hikayelerini dinlemeye, anlamaya ve onlara yardım etmeye ihtiyacı var. bu duyarlılık, sokakta bir çocuğun eğitimine katkı sağlamaktan, yaşlı bir komşumuzun yalnızlığını gidermeye kadar geniş bir yelpazede kendini gösterebilir. ama asıl önemlisi, toplumsal adaletin sağlanması için mücadele etmektir. irk, cinsiyet, din ya da ekonomik durum fark etmeksizin, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir toplum için çalışmalıyız.

    duyarlılık, sadece sözlerle değil, eylemlerle de kendini göstermelidir. çevre sorunlarına dikkat çekmek, toplumsal cinsiyet eşitliği için çabalamak, yoksullukla mücadele etmek bu eylemlerden sadece birkaçıdır. küçük gibi görünen her adım, büyük bir değişimin parçası olabilir.

    toplumsal duyarlılığımızı kaybettiğimizde, yalnızca bireyler olarak değil, toplum olarak da kaybetmeye başlarız. ama bu duyarlılığı koruyup büyütebilirsek, herkes için daha adil ve yaşanabilir bir dünya kurabiliriz. haydi, birlikte duyarlı olalım, birlikte değişelim, birlikte ilerleyelim. çünkü toplumun nabzı, hepimizin kalbinde atar.

    duyarsızlık: toplumun sessiz çöküşü
    günümüz dünyasında, bireysel dertlerimizin içinde kaybolmuşken toplumun sesine kulak vermeyi ihmal ediyoruz. bu sessizlikte kaybolan sadece başkalarının hikayeleri değil; aynı zamanda kendi insanlığımız, dayanışma duygumuz ve umutlarımızdır. toplumsal duyarsızlık, bizleri birbirimizden uzaklaştıran ve hayatı daha katlanılmaz hale getiren görünmez bir duvar örüyor.

    duyarsızlık, bir çocuğun açlığını görmezden gelmek, yaşlı bir komşunun yalnızlığını umursamamak ya da sokaktaki adaletsizliği fark edip hiçbir şey yapmamaktır. bu kayıtsızlık, toplumun damarlarında dolaşan bir zehir gibi hepimizi yavaş yavaş tüketiyor. insanlar artık yalnızca kendi sorunlarına odaklanıyor; başkalarının acıları bir haber başlığı kadar kısa sürede unutuluyor, bir yardım çağrısı bir "görmezden gel" tuşuyla siliniyor.

    hayat bu duyarsızlık içinde soluyor. insanlar sadece başkalarını değil, kendilerini de kaybediyor. birlikte hareket etmenin gücünü unuttuk; dayanışmayı bir yük, yardım etmeyi gereksiz bir çaba olarak görmeye başladık. bu durum, yalnızlığı, bıkkınlığı ve huzursuzluğu beraberinde getiriyor. insanlar artık hayatın yükünden yorulmuş ve başlarını eğip susmayı tercih eder hale gelmiş durumda.

    oysa duyarlılık, yalnızca başkalarına değil, kendimize de bir iyilik yapmaktır. insan, yardım ettikçe güçlenir; paylaştıkça huzur bulur. ancak bu bağ koptuğunda yalnızlaşır ve ruhsal olarak çürürüz. toplum olarak bu bıkkınlığı, bu umursamazlığı aşamazsak, kaybeden yalnızca bireyler değil, geleceğimiz olacaktır.

    eğer bu kısır döngüyü kırmazsak, herkes için daha kasvetli ve yaşanmaz bir dünya kaçınılmaz hale gelir

  • toplumdaki duyarlılık ve duyarsızlık konularına dair yazı yazılmaması, aslında oldukça düşündürücü ve eleştiriye açık bir durum. çünkü bu mesele, toplumsal yaşamın temel dinamiklerinden biri olmasına rağmen çoğu zaman göz ardı ediliyor. insanlar, bireysel sorunlarına odaklanırken toplumu bir arada tutan empati, dayanışma ve duyarlılık gibi değerlerin yitip gitmesine sessiz kalabiliyor. oysa ki, duyarlılık ve duyarsızlık, sadece bireylerin değil, toplumların da kaderini belirleyen kritik unsurlar.

    ne yazık ki, bu konular üzerine yeterince yazılmaması, belki de bunların bir sorun olarak algılanmamasından ya da gündemde başka konuların daha fazla yer kaplamasından kaynaklanıyor. ancak bu durum, toplumsal yozlaşmayı hızlandırabilecek tehlikeli bir kayıtsızlığı da beraberinde getiriyor. halbuki duyarlılık, hem bireylerin hem de toplumların sağlıklı bir şekilde var olabilmesi için temel bir ihtiyaçtır.

    yazılmıyor diye bu meselelerin önemsiz olduğu düşünülemez. tam tersine, bu sessizlik, duyarsızlığın ne kadar derinlere işlediğinin bir göstergesi olabilir. o yüzden toplumun bu konular üzerine daha fazla kafa yorması, tartışması ve bu eksikliği gidermek için harekete geçmesi gereklidir. eleştiri, farkındalık yaratmanın ilk adımıdır ve belki de bu konular üzerine yazılacak her yazı, toplumu daha bilinçli ve duyarlı bir hale getirmek için bir kıvılcım olabilir.

  • empati yoksunluğunun diğer adı

  • toplum duyarsızlığının bedelini hergün katlanan huzursuzluğuyla ödüyor

  • kimsenin kılını kıpırdatmaya takati kalmadı

  • sindirilmek tam olarak

  • az okumak, az gezmek, az eğitim, az sevgi, az sanat, az empati, az sosyalleşme vb. çok baskı, çok manipülasyon, çok güvensizlik, çok boş vermişlik, çok bencillik vb.

  • tembellik.

  • sindirilmiş ve sinmeye teşne bir toplum için kafa yormaya gerek var mı bilemiyorum