çokça evcimen bir insan olmam sebebiyle, konfor alanım evim, yaşadığım odam hatta direkt olarak yatağımın kendisidir. evet kendisi, ona adeta zihnimde bir kişilik kazandırdım. kendi evim dışında başka bir yerde pek rahat edemiyorum.
fakat bana göre konfor alanı sadece bu değildir, konfor alanı dediğimiz yerde takılı kalmak bazen bizi depresif hale götürebilir, bu sebeple konfor alanımızı ilgimiz, yeteneklerimiz doğrultusunda genişletmek hayatımıza heyecan, mutluluk katar diye düşünüyorum.
entries (547) - page 33
-
sözlük yazarlarının konfor alanları
-
chatgpt
herkesi özel hissettirmekle görevli adeta bir danışman.
-
yanlış kararlar almanın sebepleri
hayatımda çokça yaptığım bir durum, çocukluğumdan itibaren bir yarış içinde olmam gerektiğini fark etmemiş olmam sebebiyle iyi bir üniversite okumamış olmak, hadi onu geçtim, ekonomik anlamda dengelerimi bir türlü sağlayamamış olmak.
hayatımın son birkaç yılındaki yaptığım yanlışların sebebi ise ciddi anlamda karar alırken yeterli miktarda ve mantıklı şekilde düşünmemiş olmam. -
medeniyetsizlik göstergesi küçük detaylar
görgüsüzlük, yere çöp atmak. biri konuşurken sözünü kesmek.
-
ya türkü çok kısadır ya mezarı çok uzağa yapmışım
vizontele filminde yılmaz erdoğan'ın türküyü annesine dinletme arzusunu gerçekleştiremediği sırada dile getirdiği replik. türkü de mahzuni şerif'ten çeşmi siyahım.
-
odtü
lisenin son bir iki yılında okumak için içimde çokça merak uyandıran, fakat puanımın yetmediği üniversite.
-
geceye bir albüm bırak
duman - belki alışman lazım isimli albüm.
bu albümdeki şarkıları öyle güzel buluyorum ki, duman'a dair özellikle tam çocukluk yıllarımın bulunduğu dönemden olması nedeniyle özellikle severek dinlediğim parçaları bulunduran albüm. -
karikatür okumaktan hoşlanmak
hayatımda son birkaç yıldır çok önemli bir yerde olan aktivitedir, keyif alarak yaparım, öncesinde ne bileyim denk geldiğinde isim, cisim bilmeden okurken bu süre içinde birçok karikatüristin karikatürlerini görüp, karikatüre göre tanıma durumuna da geçtim.
benim için değerlileri kubilay odabaş, zehra ömeroğlu, yetkin gülmen, mert dolapçıoğlu ve anıl duman. yiğit özgür'ün karikatürlerinin de çok kıymetli bir yeri vardır. kimini dergilerden, kimini direkt olarak kitaplardan keşfettim, hobi edinme arzusunda olanlara tavsiye ederim. güzel bir eğlencelik. -
cüzdanda fotoğraf saklamak
kişinin sevdiği bir aile üyesi, yahut sevdiği kişiye karşı, onu arada görebilmek adına yapmış olduğu eylem. belki günümüzde böyle bir şeyi yersiz ve anlamsız bulacak çok insan vardır fakat, sevdiğim, değer verdiğim kişinin fotoğrafını cüzdanımda saklıyorum, benim için çok anlamlı. ne bileyim bir de bu gibi şeyler bence sadece karşıdaki vefalı mı vefasız mı diye düşünülerek yapılmaz, içten gelir ve öylece yaparsın. arada cüzdanımı çıkartıp, fotoğrafa bakınca mutlu olurum, yüzümde bir gülümseme oluşur, hoş bir olay.
-
değersizlik hissi
değersiz hissetme değil de, nasıl anlatsam size, hani şöyle uçağa biniyorsunuz, yeryüzündeki insanlardan, binalardan vs her ne görüyorsanız uzaklaştıkça iyice küçülüyorlar ya, aslında zaten herkesin değeri, o kişi yanınızda olduğu sürece var. kendiniz dahil bu böyle, kendinizi yanınızda tutabildikçe, kendinizi tanıyabildikçe, kendinize verdiğiniz değer artar. diğer türlü insan kendisinden uzaklaştıkça değersiz hissetmesi bana göre oldukça olağan bir durum. kendinizi, özünüzü tanımaya çalışın, içinizde ne olursa olsun, diğer insanlara karşı bir zararı olmadıkça özünüzü tanıyın, ondan kopmayın, onu ötekileştirmeyin.
böyle yaptıkça kendinizi değersiz hissetmez, kendinize karşı daha bir hoşgörülü olursunuz. -
ölüm
bhagavad gita'ya göre, şöyle denir, özüyle yazıyorum.
"doğan için ölüm, ölen için doğum kaçınılmazdır." arkasına da şu gelir, "değişmeyen bir şey için kederlenmeye gerek var mıdır?"
doğumun bir ölümle tescilleneceği aksi yapılmadığı sürece kesin de, diğerinin ne manada söylendiğini bilemiyorum, fakat keder noktasında kesinlikle katılıyorum. bir şekilde kişi ölüyor, sıra onu geliyor ve bitiyor. his yok, bir şey yok, o öylece gitti. dini inançlar haricinde söylüyorum.
belki de gerçek manada da ölüp öylece gitmesi gerekiyordu işte. bu sebeple bir şekilde o zaman gelecek, çok da üzerinde durmamak gerek diye düşünüyorum. her hayatın sonlanacağı gerçek. kederlenmeye, üzüntü çığlıklarına pek de gerek yok. -
yazarların cevap vermekten hoşlanmadığı sorular
1-nasılsın?
dış sesim: normal.
iç sesim: yahu derdimi sıkıntımı olduğu gibi anlatsam çözüm mü olacaksın, yanımda durmuş gibi yapacaksın, boş boş dinleyeceksin, anlattıklarım havada kalacak, ben boşa konuşmuş olacağım, sen boşa dinlemiş olacaksın.
2-geldin mi?
iç sesim ve dış sesim: bu gerçekten soru mu? -
gençlerin çok umutsuz ve mutsuz olması
27 yaşındayım ve hayatta yapmış olduğum bazı seçimler sebebiyle mutsuzum. birçok anlamda seçim. şehir seçimi, kariyer seçimi. zamanında daha iyi bir bölümde okuyamamış olma seçimi gibi. arttırılabilir, ama neye yarıyor?
bazı insanlar lafa gelince, yok efendim gençsin, yaşında ne var gibi cevaplar verebiliyor. yahu tamam, yaşta problem yok da, heves de önemli ya hani. her insanda heves denilen şey, gayret denilen şey, çaba denilen şey aynı doğrultuda, aynı miktarda kalmıyor haliyle. belki yoruldum, belki erken, belki geç yoruldum. ama yorulmuş hissediyorum. bu yorgunluk ne zaman bitecek bilmiyorum, en olası, en kesin hali ölümle çözülecek olması. bakalım onun da vakti ne zamansa işte. -
npc
oyunlarda pek de etkisi olmayan, sözde yaşıyormuş gibi hayatını idame ettiren, ama pek de idame ettiremeyen. sürekli olarak yaşamını aynı şeyleri yaparak geçiren, onun dışında üzerinde yapılmış kodlamalar sebebiyle bir şey yapamayan, karşısında insanlığa karşı olumsuz, kötü bir olay gördüğünde hemen o an tepkisini gösteren fakat o olaydan bir başka gün yahut birkaç gün sonra hemen unutan karakter.
size de bir şey hatırlatmadı mı?
çoğumuzun hayatından bir kesit sanki. -
yolda yürümeyi bilmeyenlerin nasıl yaşadığı
bazen gerçekten şaşıyorum, hayrete düşüyorum. kaldırımın sağından yürüyorum ve görüyorum ki gayet ülke şartlarında görülebilecek en uygun kaldırım var, karşıdan gelen insan ise bu kaldırımın sağ tarafından yürümek yerine sol tarafından yürüyerek önüme önüme geçiyor.
nasıl bir eğitimden geçirildi bu insanlar, yolun sağından dahi yürünmesi gerektiği bilgisine sahip değiller mi? bu çok top secret bir bilgi mi, dünyayı yöneten 5 aileden biri mi bu bilgiye sahip. eğer öyleyse ben bu aileden miyim de yolda nasıl yürünmesi gerektiği bilgisine sahibim? gerçekten değişik sorular silsilesi, sabahın daha pek de aydınlanmamış vakitlerinde.