kurban bayramı ile ramazan bayramı arasında, bana göre buruk olanı ramazan bayramıdır.
neticesinde 30 gün yahut 29 gün kendini alıştırdığın bir oruç tutma, bir nefis terbiyesini genel manada bıraktığın bir ay. ha normalde kişinin elinde, dileyen yine yapar ancak, ne kadar yapılabilse de ramazan ayındaki gibi tarifi zor hava olmuyor bana göre.
yine de aksilik olmazsa ramazan sonrasında da bazı bazı oruç tutmaya devam edeceğim.
herkese ve özellikle de bayram olarak görenlere, hissedenlere şimdiden hayırlı bayramlar.
most liked (110) - page 5
-
ramazan bayramı
-
taş devri (çizgi film)
küçük yaşlarımdan bu yana favori çizgi filmlerimden biridir, halen tv'de yahut youtube'da, artık nerede denk gelirsem böyle izlerim. bir de sevdiğim detayı aktarmak istiyorum, bu çizgi filmin yapım şirketi olan hanna-barbera yapım şirketinin aynı zamanda jetgilleri de yapması bambaşka bir olay. zira taş devri ile insanlığın belki de bilinen(?) en eski dönemini anlatırlarken, jetgiller ile henüz erişemediği dönemi anlatmıştır, esprili bir dille.
-
beyaz yaka silkeleme odaklı ürünler
masa üzerindeki botanik bahçesinin fragmanı olan çiçekler.
-
kadın erkek ilişkilerinin güncel sorunu
bence insanlığın ilk gününden bu yana, isterseniz 0 ile hz. isa'nın doğumuna gidin, isterseniz daha evveline. insanların karşı karşıya gelip konuşmaması, konuşup birbirini dinleyen, anlayan arasında bir problem olabileceğine inanmıyorum ya.
kadın - erkek ilişkisi diye ayırt etmeksizin, tüm insanlığın birbiri ile olan ilişkisinden bahsediyorum, küçük bakmaya gerek yok. -
medeniyetsizlik göstergesi küçük detaylar
insanları darlamak fena şekilde görgüsüzlüktür ya, görgüsüzlüğün bambaşka bir seviyesidir, zaten insan sevmiyorum, darlamayın ya.
-
kitle psikolojisi
aynı düşünceden, fikirden, zikirden bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluk halininin haleti ruhiyesi.
-
ilkay akkaya
mükemmel bir sese sahip sanatçılarımızdan biri. eski grup yorum üyesi.
eserleri çok anlamlıdır, sesiyle eserlerine bambaşka anlamlar katar, birkaçını belirteyim.
kurtuluş yok tek başına, puşta bel bağlama, el vurup yaremi, mevlam birçok dert vermiş, yiğidim aslanım, çeşmi siyahım, ah sensiz, şifa istemem.
bunları daha da çoğaltabilirim, daha birçok eserini severek dinlerim. -
ortalık yanarken saçma sapan başlıklar açmak
ülkemizde yahut dünya genelinde ortalığın yanmadığı bir an var mı emin değilim. herhangi bir insanın yokluk sebebiyle çocuğuna bir şey alamaması da ortalığın yanmasıdır.
-
fakirliğine bakmadan çocuk yapan insan
bazı insanlarda, daha doğrusu bu gibi insanlarda şu anlayış var. "rızkı veren allah." yahut "çocuk rızkı ile doğar." tamam, bu düşünce kötü değil bir şekilde inancın getirdiği ile çabalıyorsunuz anlıyorum ancak yine de akıl ve mantık da boş şeyler değil. hiçbir şeyi olmayan, daha kendisi, eşi ve evine yetinemeyen insanın bu durumda çocuk yapma girişimini akıl ve mantığa aykırı buluyorum.
her şeyi geçtim çocuk yaparken kişinin yaşadığı çevreye bile dikkat etmesi gerek diye düşünüyorum. yaşadığı çevreye, yaşadığı semt, şehir. çocuk yetiştirmeye uygun mu diye düşünmesi gerekiyor. bir canlıyı dünyaya getirmek basit bir şey olmamalı. -
mağazada açtığı kazağı katlayıp koyan müşteri
uzun süredir mağaza gezindiğimi hatırlamıyorum ancak gezindiğim sıralarda mümkün oldukça, denediğim kıyafeti aynı şekilde yerine bırakmaya özen gösteririm bence olması gereken de budur.
ayrıca bu birçok yerde geçerlidir, örneğin yemek yediğiniz bir lokantada da en azından sandalyeyi düzelterek kalkmamız gerektiğini düşünüyorum. zor şeyler değil bunlar. -
gitmek mi zor kalmak mı
bu nereden gidildiği ile nerede kalındığı ile alakalıdır. kötüden iyiye gidiyorsan gitmek güzeldir. kötüden iyiye gidemiyorsan da kalmak zordur.
-
8 kelimelik hikayeler
duman'dan olsun, daha doğrusu özdemir asaf'tan.
"bekle dedi gitti ben beklemedim, o da gelmedi." -
insanların sosyalleşmek için kafeye gitmesi
sosyalleşmek mi denir bilmiyorum, bazen insan içine çok çıkmadığımı hissettiğimde bir-iki çay içmeye giderim. çünkü artık bir ihtiyaç gibi oluyor, özellikle kendimi böyle şeylerden çok soyutlayınca.
-
teklifi reddedilince cirkinlesen insan
satış temsilcilerinde olabiliyor bazen, mesela diyelim bir kampanyayı ballandıra ballandıra anlattı, yok dediniz, istemiyorum dediniz tavrı değişiyor. tamam iş gereği yapıyorsun da ben de istemiyorum işte yani ne yapabilirim. sen mutlu ol diye, sen kazan diye de ihtiyaç duymadığım şeyi neden alayım.
bu konuya dair bir anım var satış temsilcisi mi danışman mı artık bilmiyorum. bir gün hiç unutmam, evde yemek yapıyorum. tam o an arandım. oruçluyum bir de herhalde. neyse diyorum ki yeni geldim eve, oruçluyum müsait değilim. karşıdaki insan adeta duvara konuşmuşum gibi anlatıyor, ısrar ediyorum, cidden yemek yapmam gerek, müsait değilim diyorum olmuyor. telefonu evin bir köşesine koydum, 10-15 dakika sonra mı ne bakayım dedim, halen konuşuyordu, en son kapattı. bence bu artık çirkinleşmektir ya. abi anlıyorum, anlatman gerek de, mazeretimi de belirttim ya hani, anla ya. -
duyar duymaz ortamdan uzaklaşılması gereken sözler
din ile alakası olmayıp, din üzerine nutuk atılan kişilerin arasındaysanız, gitmek ihtimali de varsa, ardınıza bakmadan oradan uzaklaşın, koşun, kaçın.