yolcu

hayatın anlamı senin neye değer verdiğin, neyi sevdiğin ve neyin peşinden gitmek istediğinle şekillenir. aşk, iş veya bir aile kurmak, evlat sevgisi de olur. o yolda tek kendini bulmakta .

yazarak rahatlamak, anonim olmanın dayanılmaz hafifliği.

hukuki anlamda bir örnekle tanımı şekillendirmem gerekirse şöyle diyeyim, örneğin ceza mahkemesinde bir şahsın yakalaması var yahut günsüz zorla getirme emri düzenlenmiş diyelim. şahıs yakalandığı gün yahut günsüz ihzar ile ilgili kişinin getirildiği gün duruşma zaptının açılması durumuna "resen celse açılması" adı verilir. bu da bir not, günlük hayatta nerede işinize yarar ise artık.

bilgi

hayattaki anlam arayışınıza göre değişecek olan şeydir. zira bireysel olarak baktığımızda anlam arayışları odaklanan yaşam amacına göre değişecektir, yalnızca evrensel bir amaç belirlemek oldukça zordur. gelmiş geçmiş bütün düşünürler, filozoflar da belki bu amaç doğrultusunda çalışmışlar fakat ben yine de bu tarih boyu gelen çaba, çalışma sonucu, "hayatın anlamı budur" denilebileceğini düşünmüyorum, düşünemiyorum. özellikle bilgi çağında, güncel bir çağ içerisinde. belki de iş biraz da bundadır, güncel kalabilmek, güncelliği yakalayabilmektedir. en azından yaşamakta olduğumuz dönem bunu gösteriyor, bunu gerektiriyor diye düşünüyorum.

anonim olarak kimsenin yargısına ve zorbalığına maruz kalmadan yazabilmek.

bir kişinin, avm otoparkında araçtan inerek boş bir park alanını fiziksel olarak tutması ve başka araçların park etmesini engellemesi durumudur. genellikle yoğun saatlerde yaşanan bu olay, otopark kurallarına ve trafik etiğine aykırı olduğu gibi, diğer sürücüler için de adaletsiz bir durum yaratır.

otoparklar araçlar için düzenlenmiş alanlardır ve park yeri, aracıyla önce gelen sürücüye aittir. yaya olarak yer kapmak, sıraya girmeden öne geçmeye çalışmak gibi düşünülebilir. özellikle yoğun avm'lerde, bu durum tartışmalara ve gereksiz gerginliklere yol açabilir.

kimsenin yapmaması dileğiyle.

"bazen insanlar, en büyük hayalleriyle, en küçük gerçeklikleri arasında sıkışıp kalırlar."

f. scott fitzgerald

özgüven: kişinin kendi değerini bilmesi ve yeteneklerine inanmasıdır.başkalarını küçümsemeden, kendi sınırlarını ve yeteneklerini fark etmektir.
gerçekçi bir öz değerlendirmeye dayanır. insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmaya engel olmaz.eksikliklerini kabul edebilir ve kendini geliştirmeye açıktır.

kibir: kendini başkalarından üstün görmek ve bunu hissettirmek istemektir.
başkalarını küçümseme ve hakir görme eğilimindedir.gerçek yeteneklere değil, abartılı bir kendini beğenmişliğe dayanır.eleştiriye kapalıdır ve hata yaptığında kabul etmez. insanlarla genelde mesafeli ve itici bir ilişki kurarlar.

özetle:
özgüven, kişinin kendi değerini bilmesidir.
kibir ise kendini başkalarından üstün görmesi ve bunu baskın şekilde göstermeye çalışmasıdır.

son 2-3 haftada ankara'da 33, istanbul'da 70 kişi ölmüş

kim bunlar? isimleri neden açıklanmıyor? hepsi bilerek mi içmiş, yoksa mekanlarda sahte içki verilen müşteriler de var mı?

"sizi sevmediğimi düşünüyorsanız muhtemelen sevmiyorumdur. sevdiklerimi şüpheye düşürmem."

charles bukowski

"insan türk olur da, nasıl kemal paşa'dan yana olmaz?"

yaban- yakup kadri karaosmanoğlu

"eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı".

bukowski

"yürüdüğün yolun ışıklandırılmış olması, gideceğin yerin aydınlık olması anlamına gelmez. "
tarık tufan-şanzelize düğün salonu

diplomat, bir kadının doğum gününü daima hatırlayan, yaşını ise hiç hatırlamayan kişidir.