sizin alınız al inandım
morunuz mor inandım
tanrınız büyük amenna
şiriniz adamakıllı şiir
dumanı da caba
ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız
(see: turgut uyar)
-
-
ben sana bok demem,
boklar duyar ar eder.
bir zerren düşse boka,
onu da mundar eder.
tanrı senin hamurunu
necasetle yoğurmuş,
anan seni s.ç.r iken
yanlışlıkla doğurmuş.
(see: neyzen tevfik) -
ben bir ayten'dir tutturmuşum oh ne iyi
ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
biraz ayten sürüyorum güzelleşiyor
şarkılar söylüyorum
şiirler yazıyorum ayten üstüne
saatim her zaman ayten'e beş var
ya da ayten'i beş geçiyor
ne yana baksam gördüğüm o
gözümü yumsam aklımdan ayten geçiyor
bana sorarsanız mevsimlerden ayten'deyiz
günlerden aytenertesidir
odur gün gün beni yaşatan
onun kokusu sarmıştır sokakları
onun gözleridir şafakta gördüğüm
akşam kızıllığında onun dudakları
başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
bir kadeh de sizinle içeriz ayten'li
iki laf ederiz
onu siz de seversiniz benim gibi
ama yağma yok ayten'i size bırakmam
alın tek kat elbisemi size vereyim
cebimde bir on liram var
onu da alın gerekirse
ben ayten'i düşünürüm, üşümem
üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
parasızlık da bir şey mi
ölüm bile kötü değil
ayten'sizlik kadar
ona uğramayan gemiler batsın
ondan geçmeyen trenler devrilsin
onu sevmeyen yürek taş kesilsin
kapansın onu görmeyen gözler
onu övmeyen diller kurusun
iki kere iki dört elde var ayten
bundan böyle dünyada
aşkın adı ayten olsun -
açma pencereni perdeleri çek,
mona rosa seni görmemeliyim.
bir bakışın ölmem için yetecek.
anla mona rosa ben bir deliyim.
açma pencereni perdeleri çek. -
artık demir almak günü gelmişse zamandan
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
biçare gönüller! ne giden son gemidir bu!
hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
birçok seneler geçti; dönen yok seferinden. -
ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum. -
gönlümle baş başa düşündüm demin;
artık bir sihirsiz nefes gibisin.
şimdi ta içinde bomboş kalbimin
akisleri sönen bir ses gibisin.
maziye karışıp sevda yeminim,
bir anda unuttum seni, eminim
kalbimde kalbine yok bile kinim
bence artık sen de herkes gibisin. -
sesinde ne var biliyor musun
bir bahçenin ortası var
mavi ipek kış çiçeği
sigara içmek için
üst kata çıkıyorsun
sesinde ne var biliyor musun
uykusuz türkçe var
işinden memnun değilsin
bu kenti sevmiyorsun
bir adam gazetesini katlar
sesinde ne var biliyor musun
eski öpüşler var
banyonun buzlu camı
birkaç gün görünmedin
okul şarkıları var
sesinde ne var biliyor musun
ev dağınıklığı var
iki de bir elini başına götürüp
rüzgarda dağılan yalnızlığını
düzeltiyorsun
sesinde ne var biliyor musun
söylemediğin sözcükler var
küçücük şeyler belki
ama günün bu saatinde
anıt gibi dururlar
sesinde ne var biliyor musun
söyleyemediğin sözcükler var
cemal süreya - 8.10 vapuru -
yağmur yağar akasyalar ıslanır
bulutlar uçuşur geceleyin
ben yağmura deli buluta deli
bir büyük oyun yaşamak dediğin
beni ya sevmeli ya öldürmeli
yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
böcekler gibi başlamalı yeniden
bu allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
yan garipliğine yürek yan
gitti giden
(see: deli kızın türküsü) -
ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...
sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
sular mı yandı? neden tunca benziyor mermer?
bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...