yaşlı adamın biri otobüse binmiş.
oturacak yer yokmuş. ayakta dururken bastonu durmadan yerden kayıyormuş.
koltukta oturan bir genç, yaşlı amcaya dönüp:
- bey amca, o bastonun ucuna bir lastik takarsan kaymaz, demiş.
bunun üzerine yaşlı adam da genç adama dönüp:
- o lastiği baban zamanında takmış olsaydı ben şimdi orda oturuyor olacaktım.
-
-
temel ile dursun doktora gitmisler. dursun öksürüyor, temel ise kabiz imis.
doktor bunlara birer surup vermis fakat siseler karismis.doktor bir hafta sonra kontrole gelmelerini istemis.
bir hafta sonra dursun doktora gitmis. doktor "nasil oldun, öksürügün gecti mi?" diye sormus. dursun ise "toktor pey hacan cesaret edup te öksüremeyrum" demis -
bir koyun başka bir koyunla roportaj yapmaktadır:
-sürü psikolojisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
-arkadaşlara sormam lazım -
adama sormuşlar.
-karından korkuyor musun?
adam cevap vermiş.
+ne korkacam. çamaşırı, bulaşığı yıkamışım, ütüyü yapmışım, yerleri, camları silmişim. -
temel bir gün uçağa biner. etrafına bakınır, bir ingiliz, bir alman, bir japon yok. iner.
-
bizim temel ayakkabı almaya gitmiş. satıcı ilk hafta sıkabilir demiş. temel de ilk hafta giymemiş.
-
adama sormuşlar.
-karından korkuyor musun?
adam cevap vermiş.
+ne korkacam. çamaşırı, bulaşığı yıkamışım, ütüyü yapmışım, yerleri, camları silmişim. -
türkiye'de dolar, euro 1 tl.
-
müslüman olmak isteyen biri kayseriliye islamın şartı kaç? diye sormuş. kayserili cevap vermiş: 6. adam 5 değil miydi? diye tekrar sorunca "o bize gelişi" demiş kayserili.
-
karadenizliler, bir konferans düzenlerler. bu konferansa konuşmacı olarak ünlü bir amerikalı bilim adamı da davet edilir. amerikalı konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar hem de türkleri yakından tanıma fırsatı bulur, halkla kaynaşır, kendini sevdirir. karadenizliler ile amerikalı bilim adamı hemen her konuda anlaşırlar, uyum içinde konferans biter. ayrılık günü gelir, karadenizlileri alır bir düşünce; biz bu değerli bilim adamına nasıl teşekkür edelim? aralarında toplanırlar, başkan konunun önemini vurgulamak için der ki:
"biz bu türk dostu, değerli bilim adamına nasıl bir hediye alalım ki bizi unutmasın? hem kullanışlı birşey olsun, hem her eline aldığında bizi hatırlasın?"
salonda kısa bir sessizlik olur, arka sıralardan temel elini kaldırır:
"sünnet ettirelim..!"