aslında bu sözcük çoğunlukla olumsuz anlamda kullanır. ne bileyim işte "muhatabım değilsin" gibi. muhatap sözcüğüne bu sebeple fazla bir olumsuz bakıldığı düşüncesindeyim. halbuki muhatap kelimesi zaten anlam olarak özetleyecek olursak, "diyalog halinde olduğumuz kişi." demektir.
muhatap olmak aslında biriyle konuşmak, diyalog kurmaktan ibarettir. hepsi bu. ama elbette ki her şeyden önce, mümkün oldukça muhataplarımızı iyi seçmemiz gerekiyor ki, "muhatap olmak" güzel, iyi anlamda kullanılabilsin.
dipnot olarak da belirtmek gerekirse bazen özellikle konuşurken "muhattabım değilsin" denir, iki t ile söyleniyor. onun da doğrusu muhatabım değilsindir. t harfi bastırılıp iki kez kullanıldığında bir şey pekişmiyor olmuş, aksine yanlış şekilde kelime kullanılmış oluyor.
entries (551) - page 16
-
muhatap olmak
-
tahammül edilemeyen şeyler
adaletsiz davranışlara karşı mümkün oldukça kendimi tutamıyorum, karşımdakinin konumunu o an pek gözüm görmüyor, algılayamıyorum, yahut algılasam dahi umursayamıyorum. mobbing gibi davranışlara da gelemiyorum, sesimi çıkartırım, çıkarttım, çıkartmaya da devam edeceğim. her ne kadar sözde yeri geldi mi "geçimsiz" olarak nitelendirilsem de, haksızlık varsa "eyvallah" deyip geçemiyorum.
-
onun olduğu her filmi izlerim denilen oyuncu
çok büyük laf, ben bu lafı edemem. bir oyuncuyu ne kadar seversem seveyim onun bulunduğu her filmi izlerim diyemem, konusu, filmin sunmaya çalıştığı her şeyden önce gelir benim için.
ama yine de, haluk bilginer, ali atay, nejat işler gibi oyuncuları severim. bu gibi oyuncular filmde varsa ilgimi cezbeder. -
kaliteli hayat sürmek isteyenlere tavsiyeler
sevdiğiniz birkaç insanla çekilip diğer tüm insan ve insanlardan uzaklaşmak. insanlar arasına karıştıkça işler daha da karmaşık hale geliyor.
-
yazarların ip sözlük'te yazma amacı
bir çeşit duygu, düşünce, arzuları dökme biçimi. muhtemelen yazmazsam çıldırma noktasına gelirdim.
yeri geliyor şiir yazıyorum, yeri geliyor düz yazı yazıyorum. kendimce bu dünyada doğru olmayan şeyleri haykırma çabasındayım. ip sözlükte de, genel olarak da yazmak sebebim bu. -
yazarları lise zamanlarına götüren şarkı
bakkala diye çıkıp sana gelesim var - ikiye on kala
-
personelin performansının düşme sebepleri
eğer ki cinsiyet ayrımı yapılıyorsa, cinsiyet ayrımı yapan amir yahut amirler. (see: pozitif ayrımcılık)
çok sıkı bir çalışma bekleniyor ve karşılığında da yeterli bir miktar maaş verilmiyorsa, o da fena şekilde performans düşmesine sebep olur. -
fırtına öncesi sessizlik
nedir fırtına öncesi sessizlik, zor bir süreç öncesinde hayatın biraz biraz stabil olmasıdır. yahu bulunduğum dönem nasıl bir süreçse, fırtına öncesinde dahi gürültülü, fırtınası nasıl olacak bilemiyorum.
-
cahille tartışmak zorunda kalanlara tavsiyeler
dinlemek zorunda iseniz, yalnızca dinleyin, cevap vermiş olmak için cevap verin ve geçin.
-
kalimba
baş parmak piyanosudur. baş parmaklarının tırnak ucuyla çalınır. parmağınıza güveniyorsanız direkt tırnaksız da deneyin diyeceğim de baş parmağınız işlevsiz hale gelebilir, o sebeple tırnaklarla çalmak mühim.
psikolojik rahatsızlıkları olan hastaları iyileştirmede de kullanılıyormuş. bazen işten eve yorgun geldiğimde çalardım, güzel oluyor, hoş bir tınısı var. -
güne bir şiir bırak
nazım hikmet'in mükemmel eseri yaşamaya dair'in 3. kısmından
"bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için... " -
hayat hakkında yapılmış muhteşem tespitler
hayat neticede bir insan değil, belli kuralları yok, kural gibi şeyler ancak hayattaki kişi ve durumlara karşı uygulanabilir.
-
özlemek
yokluk halinin etkisi ile ortaya çıkar, önceden varolan bir şeye dair oluşur. yanındayken pek özleyemezsin mesela, her ne kadar bazı insanlar sevdiklerine karşı "seni yanımdayken bile özlüyorum." dese de, bunun bir abartı olduğunu düşünüyor, buna inanıyorum.
-
beşiktaş
bu akşam oynanan gaziantep maçında, özellikle de skor 1-1 iken gerekli gereksiz şekilde uzaktan şut denemeler gerçekten yordu. nazar diyelim geçelim, hak edilmeyen bir mağlubiyetti bana göre, çünkü beşiktaş tamamıyla kötü oynadı diyemem. rafa silva oldukça iyiydi, immobile diğer maçlara göre gayet iyiydi. yeni transfer aroyyo muhtemelen bir alışma sürecinde, daha iyi olacağına inanıyorum. kötü oynayan var mıydı, 1-1'den sonra masuaku ve muçi'yi çok beğenemedim. çok da uzatmak istemiyorum. başta da dediğim gibi bu mağlubiyetle nazar çıksın diyelim hayırlısıyla.
-
pozitif ayrımcılık
kadın ve erkeğin eşit olduğuna inanıyorum, bu düşüncedeyim, en olmadı varsayım diyelim. kanıtlanabilir bir şey mi emin değilim neticede.
durum böyleyken, pozitif ayrımcılık kavramı, özellikle iş yerinde pozitif ayrımcılık kavramı bana oldukça zor geliyor, mağdur edebiyatı yapmak gibi düşünülmesin ancak, örneğin (see: türkiye'de çalışma şartlarının çok kötü olması) başlığındaki entryde de belirttim.
ülke olarak zaten çok iyi koşullarda çalışmıyoruz, her bir yerden mobbing durumu. bir de pozitif ayrımcılık adı altında "eşit olduğumuza inandığım" kadınlara, yapılmasını asla doğru bulmadığım "pozitif ayrımcılık" uygulanınca iş yerindeki erkek daha bir mağdur durumda oluyor. mobbing sebebiyle intihar edenlerin cinsiyetine göre bir istatistiğe bakmadım. ama mağdur olup bunu en çok içine atan olarak erkektir diye düşünüyorum. içine atma sonucu da çareyi intiharda buluyor insanlar.
çalışma koşulları iyileştirilmemişken, daha bir de aynı pozisyonda olduğun sırf cinsiyeti farklı olan bir insana pozitif ayrımcılık adı altında düpedüz "ayrımcılık" uygulanınca gerçekten çalışmak halinin pek bir tadı kalmıyor.
eşit isek, gerçekten eşit imkanlarda olmalıyız. iş yerinde ayrımcılık uygulanacak ise illa ki, bu çalışan ile çalışmayana karşı olmalı, cinsiyetine bakılmaksızın.